KEŞKE

Müzik'te Ayrılık Teması, Ayrılık Sonrası Dinlenecek Şarkılar

Egemen Tuğluay

11/28/20255 min read

woman in white and brown dress standing on green grass during night time
woman in white and brown dress standing on green grass during night time

Müzikte Ayrılık Teması: Ayrılık Sonrası Dinlenecek 5 Şarkı

Selamlar, bugün hepimizin aşina olduğu benim çok taze deneyim ettiğim bir konu hakkında düşündüm. Ayrılık. Ayrılık ile mücadele etme yöntemi olarak müziğe fazla sığındığımı fark ettim ve bir yazı yazmak, tarihe bir not düşmek istedim. Bunu yaparken de 5 şarkıyı ele alıyor olacağım.

Ayrılık, müziğin en eski ilham kaynaklarından biri. İnsanın kendi içiyle baş başa kaldığı, kelimelerin yetmediği, zamanın ağırlaştığı o anlar… Bazı şarkılar bu deneyimi sadece anlatmaz; içimizde yeniden yaşatır, hatta iyileştirir. Bu iyileşme acı vericidir. Çünkü hâlâ çok seviyoruzdur.

Bu yazıda, ayrılık sonrası gecelerinize, sabaha yakın yalnızlıklarınıza ve kalbinizin o sızıyan yerine eşlik edecek beş şarkıya bakıyoruz. Her biri, ayrılığın farklı bir hâline ışık tutuyor.

1. Pearl Jam – Black

Ayrılığın En Temel Hâli: Kabullenememek

"I know someday you'll have a beautiful life, I know you'll be a star
In somebody else's sky, but why, why
Why can't it be, oh, can't it be mine?"

" Biliyorum, bir gün güzel bir hayatın olacak, biliyorum bir başkasının göğünde bir yıldız olacaksın, ama neden, neden, neden benimki olamıyor?

Pearl Jam’in Blacki, bir aşkın kaçınılmaz şekilde elden kayıp gidişini kabullenemeyen bir ruhun dışavurumu. Şarkı ilerledikçe, söylenememiş cümleler, eksik kalmış sarılmalar, zamanında fark edilmeyen kıymetler birer hayalet gibi dolaşıyor.

“Keşke” kelimesinin müzikal karşılığıdır Black. Dinlerken, hem bitişin ağırlığını hem de sevginin hâlâ içimizde titreşen bir gölgesini hissederiz.

Bu şarkı, ayrılığın ilk safhasına en yakışanlardan:
Dağınık duygular, yutulamayan sözler, sessiz bir çöküş, paramparça olma hissi.








2. Arctic Monkeys – 505

Ayrılığın Karanlık Koridoru: Geri Döndürme Çabası

"But I crumble completely when you cry
It seems like once again you've had to greet me with goodbye
I'm always just about to go and spoil the surprise
Take my hands off of your eyes too soon"

"Ama sen ağlayınca tamamen dağılıyorum.
Görünen o ki yine bir kez daha beni bir veda ile karşılamak zorunda kaldın.
Hep sürprizi bozacakken yakalıyorum kendimi,
Ellerimi gözlerinden çok erken çekiyorum."

Aşk bittikten sonra bile insan zihni sık sık aynı odaya, aynı adrese, aynı yüze döner. 505, tam da bu döngüyü anlatır.
Bir taksi, bir otel odası, bir “dön geri” isteği…

Alex Turner’ın sesiyle birlikte şarkı adeta zamansız bir labirente dönüşür — her çıkışta yine aynı kapıya vardığın bir labirent.

505, ayrılığın tehlikeli kısmıdır:
Geri dönme isteği, kendini kandırmalar, hâlâ tutmaya çalıştığın bir gölge.















3. Anathema – Flying

Ayrılığın Hafiflediği An: Yeniden Doğuş

"Dream that I'm dying to find the truth
Seems like your trying to bring me down
Back down to earth back down to earth"

"Gerçeği aramak için yanıp tutuştuğum bir rüyanın içindeyim.
Sanki beni hep aşağıya, yere doğru çekiyorsun…
Yeniden dünyaya, yeniden o eski yere dönüyorum."

Ayrılık her zaman karanlık değildir. Bir noktadan sonra insan derin bir nefes alır ve bambaşka bir hafiflikle yürümeye başlar. Anathema – Flying, bu hafifliğin sesi. Özellikle sahip olduğu gitar solosu bir kabulleniş ispatı olabilir. Tabii bu çok sübjektif bir bakış açısı. Çok taze duygularla dinlendiğinde, sizi karanlık bir yere de götürebilir.

Anathema, kaybın ardından gelen o yavaş yavaş kabullenişi ve kendine dönüşü anlatır. Parça ilerledikçe, duygunun ağırlığı azalır; sanki aynı anda hem geçmişi hem kendini affedersin.

Bu şarkı, ayrılığın içsel temizliğidir:
Kırılmanın içinden geçip daha berrak bir ruha ulaşmak.















4. Tamino – Habibi

Tamino'yu çok yeni canlı olarak dinleme şansım oldu. Hatta bu yazıyı yazmama sebep olan kişiyle birlikte dinledim. Onu dinlerken yaşadığım mutluluk duygusunun böyle bir şeye dönüşeceğini bilemezdim, dolayısıyla tadını çok tatlı bir şekilde çıkarmış olduğum gerçeği beni şu an daha güzel üzüyor.

Ayrılığın En İçsel Yankısı: Özlemin Çölünde Kaybolmak

"Something hides in every night
Brings desire from the deep
And with it comes a burning light
To keep us from our sleep

And as the full star tries his best to make the white pearl shine
Glances of a new day have arrived
And though he's not alone, he fears to never love another
And leave his heart forever with her smile"

"Her gecenin koynunda saklı bir sır var,
Derinliklerden yükselen bir arzu gibi çağıran.
Ve onunla birlikte doğan kızıl bir ışık,
Uykuyu bizden uzak tutmak için yanıp durur.

Dolunay beyaz incisini parlatmak için çabalarken,
Yeni günün ilk bakışları düşer ufka.

Ve o, hiç yalnız olmasa da,
Bir daha kimseyi sevememekten korkar—
Kalbini, sonsuza dek onun gülüşünde bırakmaktan"

“Habibi… until my lungs are empty.”

Tamino’nun Habibisi, ayrılığın en içsel ve en kadim hâline ses olur:
Özlem.
Öyle bir özlem ki, zamanın dahi sesini kestiği, insanın kendi içindeki çölü adımladığı o derin boşluk…

Şarkı; aşkın kaybedilişinden çok, o aşkın ruhta bıraktığı sarsılmaz izi anlatır.
Tamino’nun sesi her notada bir yara açar, sonra aynı yerden hafifçe iyileştirir.
Arap makamlarının hüznü ve minimalist tınılar birleşerek, ayrılığın yarattığı sonsuz bekleyiş duygusunu büyütür.

Habibi, ayrılığın şu hâline denk düşer:
Gelenin gelmemesini kabullenemediğin, ama yine de beklemeye devam ettiğin bir iç çöl.

Bu şarkı, ayrılığı yaşayan kişinin kendi içinde yaptığı en uzun yolculuktur:
Kalpten kalbe, ama tek başına.
















5. Emre Nalbantoğlu – Bir Başıma

Alışmadım yokluğuna
Yatak soğuk zaman ağır
Olmasa da olur yarın
Anlamı yok kırık dalım

Sen gidince düştü yenik
Mektubumun ucu yanık
Sanma sakın nabza kanıp
Yaşıyorum hayattayım

Bir tane de Türkçe şarkı koymak istedim. Ben Emre Nalbantoğlu'nu yeni keşfettim aslında. Zamanlaması doğru oldu. Onu Türkiye'nin Eddie Vedder'ı, Damien Rice'ı olarak görebiliriz. Hatta ona dede diyorlar nedense. Dede çok güzel üzülüyor, bizi de çok güzel üzüyor.

Ayrılığın Sade ve İçten Hâli: Yalnızlığı Kabulle Dostluk

Emre Nalbantoğlu’nun dokusuyla birlikte Bir Başıma, ayrılığın en yalın hâlini taşır. Abartısız, gösterişsiz ve içten…
Şarkı, insanın kendi sessizliğine yerleşmesini anlatır.

Ayrılık artık bir yara değil; sessiz bir oda, alışılabilecek bir gece, kabullenilmiş bir yalnızlıktır.

Bu şarkı, ayrılığın son durağı gibidir:
Yalnızlığı büyüten değil, sakinleştiren bir eşlik.















Son Söz: Ayrılık Müziğin İçinde Neden Bu Kadar Güçlü?

Çünkü müzik, kalbimizin söyleyemediği şeylerin kendisidir. Her bir şarkı; bir hikâye, bir yüz, bir geceyi geri çağırır.
Ayrılık bazen bir çöküş, bazen özgürleşme, bazen yeniden başlamadır.

Bu beş şarkı da ayrılığın yolculuğundaki beş ayrı kapı: keşke kelimesini hiç sevmiyorum. Ama KEŞKE!

Egemen Tuğluay
27.11.2025