Oğuz Atay'ın Beyaz Mantolu Adam Analizi

Oğuz Atay'ın Beyaz Mantolu Adam öyküsünü derinlik, yalnızlık ve modern bireyin çıkmazları üzerinden detaylıca inceleyen kapsamlı bir analiz. Bu çalışma, eserin temalarını ve karakterlerini derinlemesine ele alıyor.

Egemen Tuğluay

12/1/20252 min read

a man riding a skateboard down the side of a ramp
a man riding a skateboard down the side of a ramp

Oğuz Atay’ın “Beyaz Mantolu Adam”ı: Gölgem Dahi Bir Çabaydı

Oğuz Atay'ı herkes bilir. O Türk Nesri'nin; canı anlamlı anlamsız her bağlamda yanan, okuru bir iki cümleyle tutup sarsabilecek, ilk postmodernist Türk yazardır. Bugün az bilinen bir öyküsünden bahsedeceğim. Beyaz Mantolu Adam. Oğuz Atay’ın Beyaz Mantolu Adam'ı, modern insanın kalabalıklar içindeki görünmezliğini güçlü bir ironiyle anlatır. Kısa olmasına rağmen okura hem bir yüzleşme hem de bir iç monolog sunan bu metin, Atay’ın birey-toplum çatışmasını en sade hâliyle işlediği eserlerinden biridir.

Kalabalığın İçindeki Yalnız Adam

Öyküde beyaz mantosu ile dikkat çekmesi gereken bir adam görürüz. Ancak ironik biçimde kimse onu fark etmez. İnsanların arasından geçer, bir şey anlatmaya çalışır ama çevresindeki dünya sessiz bir duvar gibidir. Atay, bu görünmezliği modern bireyin “yok sayılma” hâlinin evrensel bir metaforu olarak kurar. Bu metafor metni ilk okumaya başladığınızda kendini sizin için hazırlamıştır. Biraz sonunu bildiğiniz bir film gibi, üzgünlüğünü size adeta göz kırparak "aslında biliyorsun" der gibi aktarır. Belki okurken Beyaz Mantolu Adam olduğun zamanları düşünürsün, hatta bazen mantonun kendisisindir. Yaşamak bazen zor.

Beyaz gibi vurucu bir rengin bile görünmezleştiği atmosfer, Atay’ın ince mizahıyla karışık acıtan bir tondadır. Yazar okuru güldürmez; gülümsetir. Ama o gülümseme insanı kendi yalnızlığına doğru çeker. Toplumun fark etmeme hâli, karakterin kendine yabancılaşmasını derinleştirir. İnsan sosyal bir varlıktır. Fark edilmek, sevilmek, ilgi görmek varlığımızın anlamlı bir şekilde devam etmesi için en önemli unsurlardandır. Bir şekilde bunu ıskalamamız yanlıştır. Çünkü herkesin taşıyabileceği bir yük değildir.















Beyaz Mantolu Adam, yalnızlığın ötesinde var olma arzusunun hikâyesidir. “Görülmek” ile “yaşamak” arasındaki bağı sorgulatan öykü, okura şu soruyu ve belki de cevabı bırakır:
Kalabalıkların içinde gerçekten var mıyız, yoksa sadece yürüyen gölgeler miyiz?
Hatta cevabımız şudur; Gölgemiz dahi bir çabaydı.


Egemen Tuğluay
01.12.2025